TRAVMA

Beden istemese dahi bir travma, bir acı zihinsel olarak sürekli tekrar ettirilir. Bu zihin katmanlarındaki öğrenmeye dair zekânın kendisini var etme şeklidir.
 
Travmaları zihinsel çalışmalarla aşmaya çalışmak kendisini tekrar eden öğrenme zekasının hatırlatmalar döngüsü ile bedene bir anlamda baskı yapmaktır. Beden hafızası, hücre hafızası değişime en kolay adapte olan öğrenme zekasına sahiptir. Beden hafızasında kayıtlı olan çapayı zihinsel çalışma ile çökertmek mümkün olsa idi, insanların binlerce yıllık meditasyon, zikir, ibadet gibi faaliyetleri yer yüzünü cennete çevirmeliydi.
 
Bir örnek: Bahçede istenmeyen nesneler var. Ona arkayı dönmek onun var olduğu gerçeğini değiştirmez. O şey halen orada. O şey oradan kaldırılıp, gönderilmediği sürece de hep orada kalacak.  Salt zihinsel çalışma o şeyi yok etmeye yönelik bir eylemle bütünleşmediği sürece hiç bir işe yaramayacak.
 
Travmalar acı vermeye devam eder. Acı vermesi dışında engelleyicidir, kısıtlayıcıdır. Beden hafızasında dönüştürülmedikçe travmaya dair her uyaran onun yaşattığı acıyı hep yaşatacaktır ve etkisini katlayacaktır. Travmalar zihinsel ret seviyesinde ne kadar bastırılır, sırt dönülür, saklanır ve ifade edilmez ise o kadar güçlü ve yıkıcı olur.
Beden travmalardan özgürleşmediği sürece zihin bedene acıyı her fırsatta hatırlatır ve bedeni kandırmaya devam eder.
 
Zihnin korumaya yönelik bu programındaki yapı anlaşılmalıdır. Zihnin enerji akışında yarattığı blokajlar, zihinde o programa uyaran göndermeye devam eden bir enerji akışı ve enerjinin travmanın temsil edildiği bedensel alanda ya bedeni besleyememesi ya da o alanda aşırı enerji depolanması olarak anlaşılmalıdır. Enerji olmaması da, aşırı enerji sıkışması da aynı sonuca yol açar. Etkisi sadece zihnin karmaşa ve kaosa sürüklenmesi değil, bunun yanı sıra bedende temsil edilen organ veya bölgenin ya enerjisiz kalması ya da aşırı enerji ile sıkışması sonucunu yaratır.
Travmayı çözmek hem zihnin hem de bedensel hafızanın yeniden programlaması ile mümkündür… Faruk Acarsoy