YALAN


Yalan, birisini veya birilerini yıkıcı bir etkiye maruz bırakmak, aldatmak, kandırmak, gerçekten uzaklaştırmak için tasarlanarak, planlanarak yapılan bir eylemdir. İftira, şarlatanlık ve riyakarlık ise onun en güçlü müttefikleridir.
Yalan, maruz ettiği muhataplarına etkisini geçici olarak verir. Ancak yalan, kendisini üreten sahibine fiziksel, enerjisel ve ruhsal olarak kalıcı hasarlar verir.
Fiziksel olarak yalanın yalancıya etkisi hormonel düzeyde, enerjisel olarak blokaj ve ruhsal olarak ise bütünden kopukluk olarak yansır.
Yalancının bedeni, enerjisi ve ruhuyla uyumsuzlaşır ve bu üç beden (fizik, enerji ve ruh) farklı yönlere hareket eder gibi bir birlerinden ayrılmaya çalışır.
Üç bedenin hizalanmasından büyük sorunlar yaşarlar. Bedenleri şişer, ödemleri kendilerini boğacak kadar birikir. Ya da bedenleri bir mumya gibi kurur. Yaşam orada olmak istemez.
Yalan egonun ürettiği en yıkıcı eylemdir. Bumerang gibidir ve eninde sonunda sahibini vurur. Ancak yalancılar elde ettiklerini zannettikleri geçici zaferlerin sarhoşluğuyla eylemlerini devam ettirmek zorunda kalırlar ve oluşturdukları bu kirli dalgalar eninde sonunda kendilerini yutacak seviyeye mutlaka gelir.
Kibirleri, kıskançlıkları, nefretleri yükseldikçe kendilerini bir ilah gibi görmeye başlar ve bu sarhoşlukla bir gün mutlaka hakikat rüzgarı onların çevrelerine yaymaya çalıştıkları kirli ve kara bulutları dağıtarak, çırılçıplak kalmalarına neden olur. Çünkü bu yaşamda her canlı ektiğini biçer ve ürettiğini yer.
Yalan eken, yalan üretir ve mutlaka bu zehirden kendisi de yer… Bu doğanın işleyişi ve yaşamın var olma şeklidir. Çünkü doğada var olan hiç bir sistemde yalan yoktur ve dolayısı ile yaşam yalancıları mutlaka yok eder. Faruk Acarsoy